30 Ocak 2014 Perşembe
ÖĞRENCİ-VELİ-OKUL SÖZLEŞMESİ; AVRUPA'DA BİR ÖRNEK
Sözleşme
(öğrenci velisi ve okul arasında)
____________________________________________________________________,
Öğrencinin adı
____________________________________________________________________
Öğrenci velisinin adı
Theodor-Storm-Gemeinschaftsschule mit Grundschulteil
1. __________________________ aşağıdaki kurallara uyum sağlamayı kabul
ediyor:
→ arkadaşlarıyla iyi geçinmek, birbirine karşı adil olmak
→ okul düzenlemesine uymak
→ kurum ilişkisinde ve materyal kullanımında sorumlu bir şekilde davranmak
→ etken olarak çalışmaya katılmak
_____________________________________
Öğrencinin imzası
2. Bayan/Bay _______________________ aşağıda belirtilen noktaları yerine
getirmeyi kabul ediyor:
→ alınan kararlara uymayı
→ öğrencinin başarı durumu hakında düzenli olarak bilgi edinmeyi
→ veli toplantılarına katılmayı
→ tüm okul etkinliklerine ____________________ `nın katılmasını sağlamayı
→ ev ödevi ve haberleşme defterini düzenli bir şekilde kontrol etmeyi
→ okul eşyasının eksizsiz olmasına ve ev ödevlerinin tamamlanmasına dikkat etmeyi
→ _________________ `nın daima uygun bir okul tişörtünün olmasına özen göstereceğini
_____________________________________
Veli imzası
3. Theodor-Storm-Gemeinschaftsschule mit Grundschulteil - okulun yükümlülüğü:
→ ____________________`nin mevcut imkânlar doğrultusunda teşviki
→ ev ödevinin sık sık yapılmaması ve okul eşyalarının unutulması durumunda velinin
haberdar edilmesi
→ eğitim zorluklarında işbirliği
_____________________________________
Okul idaresinin imzası
Veliye okul düzeninin bir sureti verilmiştir.
Katılımcılara „ tam gün okul” (Offene Ganztagsschule) açıklanmıştır.
Ciddi eğitim ve davranış ikilemlerinde çocuğun durum forumuna (Fallforum) tanıtılacağı
konusunda anne-baba/veli bilgilendirildi.
BİR AVRUPA OKULUNUN İÇ YÖNETMELİĞİ
OKULDA TÜM ÖĞRENCİLERİ KAPSAYAN KAZA SİGORTASI YAPILIR.
OKULDA KAYBOLAN ÖĞRENCİLERE AİT EŞYALARDA OKUL SORUMLU DEĞİLDİR.
ÖĞLEN ARASI TÜM SINIFLAR KİLİTLİDİR VE KANTİN DIŞINDA OKULA GİRMEK YASAKTIR.
NÖBETÇİ ÖĞRETMEN DERSE GİRİŞTE TUVALETLERİ KİLİTLER
Genel Açıklama
Okul öğretim yeridir. Her öğrencinin imkanları dahilinde mükemmel bir öğrenim alması ve destek görmesi sağlanmalıdır. Bunu gerçekleştirebilmek için okul ve ders kapsamında görev alan bütün şahısların kendine ve topluma yönelik sorumluluk bilinci içinde hareket etmesi gerekmektedir.
Temel Davranış İlkeleri
Okulumuzun uyumlu yaşamı için herkesin başkalarına karşı saygılı, hoşgörülü, yardım sever ve kibar davranması gerekli temel unsurlardır.
Okulda bulunan herkesin başkalarına, okul binasına ve okul eşyasına zarar vermeyecek şekilde davranması gerekir. Öğretmenler, veliler ve öğrenciler arasında mutabık kalınan kuralların yerine getirilmesinden herkes sorumludur. Bütün öğretmenlerin talimatlarına uyulması zorunludur.
Okulda ve dersteki davranış kurallarını içeren ayrıntılı bilgi sunulmaktadır.
Okul Başlangıcı
Öğrenciler derse zamanında gelmek zorundadırlar.
İlk ders saati zilinden önce okulun üst katına çıkmaya, kuleye (Turm) çıkmaya ve sınıflara girmeye izin yoktur.
Öğrenciler zil çalana kadar teneffüs salonunda veya okul bahçesinde bekleyecektir.
Teneffüste Durulabilecek Yerler
Kuledeki sınıfların dışında, 25 dakikalık teneffüslerde öğrencilerin sınıflarda kalması anahtar sembolü ile ayarlanır. Sınıf öğretmenleri ferdi olarak karar verir ve kontrolü sağlar. Başka sınıfların öğrencileri açık sınıflara giremez. Öğle paydosu sırasında sınıflar kapalıdır. Öğlende öğrenciler yemekhaneye girebilirler.
Teneffüste Davranış Kuralları
Atlayıp zıplamak sadece açık alanlarda yapılabilir. Bunun için okul bahçesi uygundur.
Yemekhane de ise sakin bir ortam mevcuttur ve yemek dağıtımında öğrenciler iki sıra oluştururlar.
Teneffüste okulun 1. sıradaki koridorlarında, giriş salonunda ve kulede bulunmaya izin yoktur. Bununla ilgili olarak nöbetçi öğrencilerin talimatlarına da uyulmak zorundadır.
İlk Okul bölümü sadece İlk Okul öğrencilerine aittir.
Ders zilinin çalmasıyla öğrenciler hemen sınıflarına veya ders görecekleri yerlere gidecektir. Radsredder salonunda dersi olan öğrenciler, teneffüsün bitimine 5 dakika kala salona hareket ederler. Radsredder salonuna ya spor sahalarının kuzeyinden (spor sahaları ile Danziger Str.’de bulunan evlerin arası) veya doğrudan Danziger Str. üzerinden ulaşılır.
Tuvaletler
Tuvaletler ders esnasında kapalıdır. Nöbetçi öğretmenler teneffüs başlangıcında tuvaletleri açar, teneffüs bitiminde kapatır. İlk Okul bölümü için özel düzenleme mevcuttur.
Tuvaletler temiz halde bırakılır. Kasdi olarak ortaya çıkan hasarlardan yapan sorumlu tutulur.
Okul Bahçesi
Aşağıdaki çizimde görüldüğü gibi, okul bahçesi sadece taranmış olarak belirtilen alanları kapsamaktadır. Okul bahçesiyle okul alanı aynı değildir.
Güvenlik
Oynarken başkasına zarar vermemeye dikkat edilmesi gereklidir.
Bir öğretmenin yazılı izni olmadan, okul alanının dışına çıkmak yasaktır. Bu yasağın ihlal edilmesi durumunda kaza sigortası geçersizdir.
Toplantı salonunun balkonuna çıkmak yasaktır.
Sınıf der diğer ders odalarında pencerelerin alt kısımları yukarı sürülemez.
Okul alanında bisiklet ve Roller sürmek yasaktır.
Mesuliyet
Okul kaybedilen veya çalınan hiç bir eşya için mesuliyet istlenmez. Özellikle cep telefonları, MP3-çalarlar, cep hesap makinaları için okul mesuliyet kabul etmez ve ödeme yapmaz.
Temizliğin ve Düzenin Korunması
Herkes okul binasının ve okul alanının temiz tutulması ve düzenli kalması için yardımcı olacaktır. Temizliğin ve düzenin korunması için öğrenciler ve sınıflar sırayla görev alacaklar.
Yemekhane için özel düzenleme mevcuttur.
Hastalık Nedeniyle veya İzinli olarak Okula Gelmeme
Hastalık durumunda okula ilk günde haber verilmelidir. İzin almak için yazılı olarak en az dört hafta önce sınıf öğretmenine veya okul müdürüne mürcaat edilmesi gerekmektedir.
Yürürlüğe Girmesi
İşbu Okul Yönetmeliği (SchuO) 1 Ağustos 2009 tarihinden itibaren yürürlüğe girer.
25 Ocak 2014 Cumartesi
EXCEL VE WORD EN ÇOK KULLANILAN KISA YOL TUŞLARI
EXCEL KISA YOLLARI
F5 Git iletişim penceresini açmak
Ctrl + 1 “Hücreleri biçimlendir” penceresini açmak
Ctrl + Enter Seçili hücre aralığını geçerli girdi ile doldurmak
Ctrl + Boşluk Etkin sütunun tamamını seçmek
Shift + Boşluk Etkin satırın tamamını seçmek
F9 Tüm açık çalışma kitaplarındaki tüm sayfaları hesaplamak
Shift +F9 Etkin çalışma sayfasını hesaplamak
Ctrl+Home Çalışma sayfasını başına gitmek
Crtl + end Çalışma sayfasının sonuna gitmek
Ctrl +Shift + ; Güncel tarihi girmek
Ctrl+Shift+: Güncel saati girmek
Shift + F3 Formülde “işlev ekle” iletişim kutusunu görüntülemek
F11 veya Alt +F1 Geçerli aralıktaki verilerin grafiğini oluşturmak
F2 Seçili hücreyi düzenlenebilir yapmak
Ctrl+ S Kaydet
Ctrl + P Yazdır
Ctrl + F Bul ve Değiştir
Ctrl + O Aç
Crtl +Z Geri al
Crtl +A Tümünü seç
Ctrl + N Yeni
F7 Yazım Klavuzu
Shift + F1 Bu nedir
F1 Yardım
F4 Son yapılan işlemi tekrar et
Shift + F2 Hücreye Açıklama Ekle
Shift +F12 Farklı Kaydet
Shift +F12 Aç
WORD KISA YOLLARI
Tuş Vuruşu Sonuç Alt+Ctrl+C
Telif Hakkı simgesi Alt+Ctrl+Nokta Üç nokta
Alt+Ctrl+R Kayıtlı ticari marka simgesi
Alt+Ctrl+T Ticari Marka simgesi
Ctrl+B Kalın yazı tipinde metin
Ctrl+E Paragrafı ortalar
Ctrl+End Belgenin sonuna atlar
Ctrl+Enter Sayfa sonu ekler
Ctrl+F Bul menüsünü açar
Ctrl+G Sayfaya, yer işaretine, dipnota, tabloya, açıklamaya, grafiğe veya başka bir konuma gider
Ctrl+H Değiştir menüsünü açar
Ctrl+Home Belgenin başına atlar
Ctrl+I İtalik yazı tipinde metin
Ctrl+N Yeni belge oluşturur
Ctrl+S Belgeyi kaydeder
Ctrl+ÜstKrkt+F Yazı tipini değiştirir
Ctrl+ÜstKrkt+P Yazı tipi boyutunu değiştirir
Ctrl+U Metnin altını çizer
Ctrl+W Belgeyi kapatır
Ctrl+Y Son eylemi yineler
Esc Yardımcı veya ipucu penceresini kapatır
ÜstKrkt+F3 Büyük/küçük harf seçimini değiştirir Sekme Tablodaki hücreler arasında hareket eder.
MEMURU İFTİRALARA KARŞI KORUMA! (YAPAMIYORUZ)
657 SAYILI DEVLET MEMURLARI KANUNUN 25. MADDESİ NEDEN ASLA İŞLETİLMEZ?
İsnat ve iftiralara karşı koruma:
Madde 25 – Devlet memurları hakkındaki ihbar ve şikayetler, garaz veya mücerret hakaret için, uydurma bir suç
isnadı suretiyle yapıldığı ve soruşturma veya yargılamanın tabi olduğu kanuni işlem sonucunda bu isnat sabit olmadığı
takdirde, merkezde bu memurun en büyük amiri, illerde valiler, isnatta bulunanlar hakkında kamu davası açılmasını
Cumhuriyet Savcılığından isterler.
Evet işte bu madde. Çok açık ve net. “…Cumhuriyet savcılığından isterler.” isteyebilirler değil isterler.
EN UFAK HATADA CEZA VARSA 25. MADDE DE MUTLAKA İŞLETİLMELİDİR.
Son yıllarda öğretmen, okul yöneticilerini şikayet etmek adeta moda oldu. Ev sohbetlerinde bile okul ve öğretmenlerin açıkları konuşulur oldu. Kim daha sıkı şikayet etti yarışı başladı. Bunlar yetmezmiş gibi Bakanlık vatandaş şikayet etme yarışında yorulmasın diye ALO 147 adında bir de hat açtı. Ülkenin en çok aranan hattı oldu. 155 polis imdat bile 147 kadar aranmıyor.
Şikayetlerin içeriği ise tam bir facia. 147 hattına bakan Şube Müdürleri Milli Eğitimin en şanslı kesimi. Her gün onlarca komedi filmi izliyorlar. Bir çoğu da prosedür gereği işleme konuluyor ve İl Denetmenleri ise o okul senin bu okul benim yönetici ve öğretmenleri inceleyip, olayı soruşturup, veli ve öğretmenleri dinleyip hazırladıkları raporlara göre ya olayı kapatıyorlar yada varsa sorun ceza teklif ediyorlar.
Tamam şikayet haklıysa ilgililer cezalandırılsın sorun yok, doğrusu da bu. Ancak; şikayet hakkında en ufak bir gerçeklik yoksa ve şikayetçi şahıs sadece egosunu tatmin etmek ve bir takım kişisel hedeflerine ulaşmak için iftira atıyorsa ve bu delilleri ile sabitlenmiş ise ne olacak?
İşte tam bu noktada 657 sayılı kanunun 25. maddesi mutlaka işletilmelidir. Devlet memuru hele hele toplumda önemli bir yere sahip olan öğretmenler ise mevzu bahis olan bu madde çok önemlidir. Çünkü itibarı zedelenmiş ve demoralize olmuş bir eğitimci artık hiç kimseye faydalı olamaz.
Hukukta garez ve iftira şuçtur. Öğretmen ve yönetici işlediği suçtan dolayı ceza alıyorsa, kendisine karşı iftirada bulunanlarda cezalandırılmalı ki kendisini güvende hissetsin. Zaten bu madde bir kaç defa uygulansa iftiraya yeltenenlerin sayısında ciddi bir düşüş yaşanacak, kurum morali artacak, İl Denetmenlerinin işleri de azalacak ve asıl görevleri olan eğitim rehberliğine yöneleceklerdir.
EĞİTİM SENDİKALARI DA BU KONUYU GÜNDEMLERİNE ALMALIDIR
Eğitim camiasını temsil eden sendikalar da hükümet temsilcileri ile yaptıkları görüşmelerde üyelerini korumak ve mutlu etmek adına 657 sayılı kanunun 25. maddesinin gerektiği hallerde Valilerce hiç çekinilmeden kullanılması gerektiği konusunda MEB ve İç İşleri Bakanlığı nezdinde girişimlerde bulunmalıdır. Sendikacılık sadece mali konularda talep merkezi olmamalıdır.
KAZAKİSTAN'DA GÖREV YAPAN ÖĞRETMENLER!
KAZAKİSTAN’DA GÖREV YAPAN ÖĞRETMENLERİN SORUNLARI
- Kazakistan’da tek odalı, eski bir evin kirası bile 500 dolardan başlıyor. 700 dolara kadar çıkıyor evler. Şehrin dışında kiralar daha uygun evler de geniş ama bu sefer de ulaşım sorun oluyor ve aynı geliyor hesap. Zaman kaybı ve yolda geçen uzun süre de cabası.
- Kazakistan’da yiyecekler genelde ithal ve çok pahalı, yerli vatandaşa ve yabancıya esnaf farklı fiyatlar veriyor. Türkiye’ye göre 2 kat bir pahalılık var enflasyon ise yüksek. Türk öğretmenlerin maaşları ise hiç değişmiyor. 1.650 dolar. Küçük artışlar oluyor ama Kazakistan’daki enflasyonla uyumlu değil.
- Kazakistan’a aileleri ile gelen öğretmenlerin bir sorunu da çocuklarının okul sorunu. Okulların büyük bölümü Rusça eğitim veriyor. Tek Türk okulu ise uzak ve pahalı, Kazak okulları hem çok az hem de kaliteleri çok düşük. Bu duruma bakanlığın çözüm bulması oldukça zor. Başvuru öncesi adaylar bu konuda uyarılmalıdır.
- Tek avantajı sevdiklerinden uzak ve zor şartlarda Türkiye’deki maaşlarını arttırıp ailesi için iyi bir gelecek kurmak olan bu öğretmenlerimiz maalesef çoğu zaman bu birikimlerini de kullanmak zorunda kalıyor.
- Kazakistan’da çalışan öğretmenlere elçilik personeli kimliği verilmelidir. Bu eksiklik ulaşım ve seyahatlerde sorunlar yaratmakta, polisle sorun yaşanmasına neden olmaktadır.
- Öğretmenler pahalılıktan peynir gibi bir temel besini bile Kırgızistan’a gidip gelenlere sipariş ederek tasarruf etmeye çalışıyor.
- Birçok öğretmen 1. Yılın sonunda süreleri olmasına rağmen ülkelerine geri dönüyor. Bunun nedenleri de bakanlık yetkililerince detaylı olarak araştırılmalıdır.
KAZAKİSTAN İLE BERABER DİĞER ÜLKELERDE DE ORTAK OLAN SORUNLAR
SORUNLAR ÇÖZÜLMELİDİR “BEĞENMİYORSAN BIRAK GİT ANLAYIŞI OLAMAZ”
- Yönetici olarak Türkiye’de çalışırken, Yurt dışına gidenler dönüşte tekrar öğretmen olarak başlamak zorunda kalıyor. Hele de yöneticiliğe yeni başlamışken yurt dışına gidenler 2 veya 3 yıllık süreleri doldurmadıkları için tüm haklarını kaybediyorlar. Yönetici atama yönetmeliğine bir madde eklenerek, “yönetici olarak çalışırken yurt dışına gidenlerin, yurt dışındaki görevleri de yöneticilikten sayılır” maddesi eklenmelidir. Zaten orada aynı zamanda bir yönetici gibi çalışmaktalar.
- Elçiliklerdeki personel arasında maaş uçurumu var. Yurt dışı göreve giden polis 5.000-6.200 dolar maaş alırken öğretmen 1.650 dolar almaktadır. Aynı şartlarda yaşamaktadırlar.
- Ocak ayı maaşları en az 1 ay gecikmeli yatmakta buda düzenli ödemeleri olan öğretmenlere sorun yaratmaktadır.
- Yurt dışında çalışan öğretmenlerin gerekli evraklarının tercüme işleri dışarıda kendilerinin yaptırması istenmekte ve ayrı bir masraf yaratmaktadır. Oysa bu işlemi elçilik onaylı olarak yapabilir. Özellikle Moldova’da bu konuda ciddi problem var. Moldova makamları hem çok fazla evrak istiyor hem de noter onaylı çeviri istiyor. Bu konuda Moldova makamları ile Türk makamlarının işleri daha da kolaylaştıran bir protokol yapması gerekiyor.
- Oturum alma konusunda da ciddi problemler var. Türk Cumhuriyetlerinde bu daha zor. Öğretmenler tam olarak elçilik çalışanı statüsünde olmadıklarından ve aileleri giden öğretmenlerin onayında ailelerine tam yer verilmediği için bazen ciddi sorunlar oluyor, polis tacizine kadar problemler yaşanıyor.
- Öğretmenlere her yaz uçak biletlerinin pahalılığı düşünüldüğünde ülkelerine gelmeleri için destek verilmelidir.
- Afganistan, Pakistan, Türk Cumhuriyetlerinde güvenlik sorunları da ciddi problem. Geceleri dışarı çıkılamıyor. Soyulma tehlikesi, gasp ciddi düzeyde risk.
MÜKEMMEL OKUL BİNALARI: FİNLANDİYA ÖRNEĞİ
Finlandiya’da Okul Mimarisi
ÇOK KATLI BİNALAR YERİNE TEK KATLI AMA GENİŞ ALANLAR
Finlandiya’da okul mimarisine özel önem verilmektedir. Çok katlı binalar yerine geniş bahçeler içerisinde tek katlı yapılar tercih edilmektedir. Okul bahçelerindeki oyun ve etkinlik alanları ülkede uzun süren kış mevsimi de göz önünde bulundurularak düzenlenmektedir. Üstelik tüm bu okul yapılarındaki değişim 1970 lerden beri yürütülmektedir.
TÜM MİMARİ ÖĞRENCİLERE EV HİSSİ VERMEK ÜZERİNE KURULMUŞTUR
Finlandiya okul mimarisinin ayırıcı özelliği okul içindeki düzenlemeleridir. Okulların iç mimari sistemi rahatlık ve açıklık üzerine kurulmuştur. Öğrencilerin kendilerini ev ortamındaymış gibi hissetmeleri amaçlanmaktadır.
KIYAFET SERBEST
Öğrenciler standart bir üniforma ile okula gelmek zorunda olmadıkları gibi okul ortamında çorapları ile dolaşabilmekte ve dışarı çıktığında oynamak için farklı kıyafetler giyerek kar üzerinde kayabilmektedirler.
OKULDAKİ HER ALAN EĞİTİM AMAÇLI DEĞERLENDİRİLMİŞTİR.
Okul içi her metrekarenin eğitimde kullanılması hedeflenmektedir. Merdiven altında üçgen şeklindeki boşluğun değerlendirilmesi amacıyla bir piyano yerleştirildiğini görmek mümkündür. Bina içinde boş koridorlar ve salonlara rastlanmaz. Ortak çalışma, dinlenme ve yeme içme alanları izole mekânlardan ziyade sınıfların açıldığı geniş alanlarda yer almaktadır.
KÜTÜPHANE YOK, KORİDORLARDA KİTAPLIKLAR
Bu anlamda örneğin kütüphane sessiz ve kapalı bir odadan ziyade sınıfların açıldığı geniş koridorda yer almaktadır. Kütüphanenin bulunduğu bölüm hem bireysel hem de grup halinde çalışmaya göre tasarlanmıştır. Ortam enformel olarak tasarlanmıştır. Amaç öğrencinin kendi evinde olduğu şekilde rahat hissetmesini sağlamaktır.
KORİDORLARDA ŞÖMİNE BAŞINDA KİTAP OKUYABİLİRSİNİZ
Dolayısıyla koridorda bulunan şöminenin başında oturmuş kitap okuyan öğrencilere rastlamak mümkündür.
YEMEKHANE YERİNE, TÜM KORİDORLARDA CAFE MASALARI
Aynı şekilde yemekhane kapalı bir alandan ziyade yine sınıfların açıldığı geniş koridorda yer almaktadır.
İÇ DUVARLAR ŞEFFAF, SINIFLARI DIŞARIDAN GÖZLEMEK MÜMKÜN
Sınıfların kapıları ise içeride olanları dışarıdan gözlemeyi olanaklı kılmak amacıyla mümkün olduğunca şeffaf yapılmıştır.
HABERLER KORİDORLARDAKİ LED EKRANLARLA DUYURULUR
Ayrıca ortak kullanım alanlarında bulunan LED ekranlarda haftanın önemli olayları öğrencilere duyurularak, okulda olup bitenlerden haberdar olmaları sağlanmaktadır. Ülkede orman alanlarının çokluğu ve ağaç işlemeciliği kültürü dikkate alınarak okullarda marangoz atölyeleri oluşturulmuştur.
BİLGİSAYAR LABORATUARI YERİNE KORİDORLARA SERBEST BİLGİSAYAR
Bilgisayar kullanımı ve internet erişimi için ayrı bağımsız bilgisayar laboratuarları oluşturma yerine, tüm dersliklerde ve koridorların uygun yerlerinde bilgisayarlar bulundurulmaktadır.
TABLET YERİNE GEREKTİĞİNDE SINIFLARA ALINAN DİZÜSTÜ BİLGİSAYAR DEPOSU
Ayrıca taşınabilen dizüstü bilgisayar laboratuarı vasıtasıyla çok sayıda bilgisayar ihtiyaç duyulan dersliklere ulaştırılabilmektedir.
SIRALAR AYARLANABİLİR VE RAHAT
Sistem ve Sınıf içi tasarımlar temelde rahatlık üzerine kurulmuştur. Yükseklikleri ayarlanabilen öğrenci sıralarından, raylı tahtalar arkasındaki dolaplara, lavabolardan akıllı tahtalara kadar öğrenme ortamını kolaylaştırabilecek birçok şey yerleştirilmektedir.
HER ÖĞRETMENE BİR BİREYSEL ÇALIŞMA ODASI
Ayrıca dersliklerin arka bölümünde öğretmenin bir odası bulunmaktadır. Öğretmen dersten sonra öğrencileri ile bireysel görüşmek veya ilgilenmek istediğinde ya da çalışmak istediğinde bu bölümü ofis olarak kullanabilmektedir. Öğretmenlerin ayrıca bir arada oturabilecekleri öğretmenler odası ve branş öğretmenlerinin beraber çalışmasını sağlayacak çalışma odaları bulunmaktadır.
KAYNAK: Özgür A. IŞIKLI
www.ozguradem.net
TARİHİ OKULLARIMIZ: VEFA LİSESİ
Osmanlı İmparatorluğunda 18. yüzyıla kadar eğitim, mahalle mektebi, medrese gibi klâsik eğitim kurumlarında yapılmıştır. Ancak, 18. yüzyılda askeri yükseköğretim kurumlarıyla modern eğitim hayatı başlamıştır. 19. yüzyılda düzensiz bir biçimde ilköğretim alanında sıbyan mektepleri ortaöğretim alanında rüşdiye(ortaokul) idadi (lise) ve sultanî(lise+yüksekokul) olmak üzere çeşitli modern eğitim kurumları kurulmuştur. Kurulan ilk askerî idadî Kuleli Askerî İdadisi (1845) ilk öğretmen okuluDarülmuallimin (1848) (Çapa’daki Öğretmen Lisesi) ve ilk SultanîGalatasaray Sultanisi (1868)’dir. Modern yükseköğretim kurumları ise Mülkiye Mektebi, Hukuk Mektebi ve Tıbbiye Mektebi gibi bağımsız okullardı.
Düzensiz olarak kurulan modern eğitim kurumları, 1869 yılında Maarif Nazırı Ahmet Cevdet Paşa döneminde hazırlanan Maarif-i Umumiye Nizamnamesi ile bir sisteme bağlanmıştır. Bu nizamnameye göre modern eğitim kurumları; ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim olmak üzere üç kademede yapılandırılmıştır. İlköğretim kurumları mahalle ve sıbyan mektepleri, yükseköğretim kurumu ise Darülfünun olarak belirlenmiştir. Ortaöğretim kurumları ise rüşdiye, idadi ve sultani olmak üzere üç türde yapılandırılmıştır. Bu günkü lise türünün tam karşılığı olan okul türü, idadilerdir. “Ana dille öğretim yapılan ilk mülkiye lisesi (Sivil Lise) “,1872 yılında Mekteb-i Mülkiye‘nin bünyesinde idadi sınıfları olarak kurulan bugünün Vefa Lisesi‘dir.
İDADİ – SULTANİ – LİSE
Mekteb-i Mülkiye‘nin bünyesindeki idadi sınıfları, Mekteb-i Tıbbiye ve Mekteb-i Hukuk gibi yüksek öğretim kurumlarının bünyesindeki idadi sınıflarıyla birleşmiş ve 1886 yılında Dersaadet İdadi-i Mülki-i Şahanesi adıyla bağımsız bir okul haline gelmiştir. Bu okul, 1994 yılında Sadrazam Mütercim Rüştü Paşa tarafından yaptırılıp daha sonra Gazi Ahmet Muhtar Paşa‘ya satılan binanın (bugünkü Orta Bina) Maarif Nezareti’nce satın alınmasından sonra Vefa’ya taşınmıştır. Okul, 1900 yılında bulunduğu semtten dolayı Vefa İdadi-i Mülki-i Şahanesi adını almıştır.
Okul, 1913-1914 öğretim yılında Vefa Mekteb-i Sultanisi adıyla sultani statüsüne çıkarılmıştır. Bu dönemde okul, bünyesinde ilkokul, ortaokul ve lise bölümleri bulunan 12 yıl öğrenim sürekli bir eğitim kurumu haline gelmiştir. 1924 yılında Tevhid-i Tedrisat Kanunu‘nun kabulüyle, okul, diğer bütün idadi ve sultanilerle birlikte Lise adını alarak Vefa Erkek Lisesi olmuştur. Okul 1925 yılından sonra bazı liselerle birlikte ortaokula dönüştürülmüş ve Kadırga’daki Eczacılık Okulu binasına taşınmıştır. Okul burada Vefa Orta Mektebi adıyla 1933′e kadar eğitim yapmıştır.
1933 yılında 300′ün üzerinde Vefa Lisesi mezununun girişimi ve yine mezunumuz o zamanki Cumhurbaşkanlığı Genel SekreteriKemalettin Gedeleç‘in desteğiyle okul yeniden lise statüsüne kavuşmuş ve Vefa’daki tarihi binasına dönerek Vefa Erkek Lisesi adıyla öğretimine devam etmiştir. Okulun bünyesinde, Anadolu Lisesi statüsüne geçtiği 1990 yılına kadar, hem ortaokul, hem de lise kısmı yer almıştır.
Uzun süre sadece Mütercim Rüşdü Paşa Konağı‘ında öğretim yapan Vefa Lisesi 1937 yılında Yüksek Öğretmen Okulu binası olarak kullanılmaya başlanan üst bahçedeki binanın bu okulun 1949 yılında Çapa’ya taşınması üzerine devri ile kapasitesini arttırarak iki binada öğretime başlamıştır. Ayrıca alt bahçedeki pavyonlarda okulun spor, kültür etkinlikleri ile fen laboratuarları yer almıştır. 1950′li yılların sonlarına doğru değerli mezunlarımızdan merhum Necip Akar, üst bahçedeki Şehzade Mehmet Tabhanesi‘ni Kimya Laboratuarı olarak düzenleyerek hizmete sokmuştur.
Yüksek Öğretmen Okulundan devrolan binanın üst katında 1959 yılında Erkek Öğrenci Pansiyonu da açılmıştır. Bu pansiyonda öğrenci mevcudu zamanla 300′e kadar çıkmıştır. 1970′li yıllardaki anarşik olaylar nedeniyle Pansiyon 12 Eylül 1980′de kapatılmış, ancak 1984′te yeniden düzenlenerek Kız Öğrenci Pansiyonu olarak açılmıştır.
İLK AKŞAM LİSESİ
1958 yılında Vefa Lisesi’nin bünyesinde İstanbul’un İlk Akşam Lisesi açılmıştır. Vefa Akşam Lisesi adıyla öğretim yapan bu lisePertevniyal Lisesi’ne aktarıldığı 1978 tarihine kadar beş bin civarında mezun vermiştir. Bu mezunlar içinden bakan, milletvekili, sanatçı, bilim adamı ve işadamları yetişmiştir.
Okul binalarının yetersizliği nedeniyle alt bahçedeki pavyonlar kaldırılarak yerine 1967 yılında yeni bir okul binasının yapımına başlanmış ve iki yılda tamamlanan bu bina 1969-1970 öğretim yılında hizmete girmiştir.
Bu arada harap duruma düşen Mütercim Rüşdü Paşa Konağı öğretime kapatılmıştır. Bu bina, Vefa mezunlarının kurduğu Vefa Lions Kulübü tarafından onarıma alınmış ve 1984 yılında yeniden Vefa Lisesi’nin öğretimine kazandırılmıştır.
ANADOLU LİSESİ
1970′li ve 1980′li yıllarda Vefa semti sakinlerinin birer birer semtten ayrılmaları ve bunların yerine işyerleri ve işçi pansiyonlarının açılması semtte öğrenci potansiyelini tamamen yok etmiş, okul İstanbul’un çeşitli semtlerinden öğrencilerin geldiği karma bir okul durumuna düşmüştür. Bunun üzerine mezunların 1989 yılında kurduğu Vefa Vakfı‘nın kurucu başkanı merhum Ulaştırma Bakanı Cengiz Tuncer‘in çabalarıyla okulun statüsü Milli Eğitim Bakanlığınca Anadolu Lisesi’ne dönüştürülerek adı Vefa Anadolu Lisesi olmuştur.
Mezunların isteği ve okul yönetimi ile öğretmenler kurulunun uygun görmesi üzerine 2001 yılında, okulun statüsü değiştirilmeden, adındaki “Anadolu” kelimesinin çıkartılarak tarihi adına dönülmesi Milli Eğitim Bakanlığına teklif edilmiştir. Bakanlık bu teklifi derhal değerlendirerek okulumuzun adını tekrar Vefa Lisesi‘ne dönüştürmüştür.
Bu arada okulun iki tarihi binası (Pansiyon ve Mütercim Rüşdü Paşa Konağı) 17 Ağustos 1999 depreminde hasar görerek öğretime kapatılmıştır. Başta değerli mezunlarımız Uğur Dündar ve Devlet Bakanı Recep Önal‘ın girişimleri ile İMKB‘nın büyük maddi katkısı sağlanmış, eksik kalan kısmı da Bakanlığımızca tamamlanarak 2000 yılında Pansiyon binası, 2001 yılında da Mütercim Rüştü Paşa Konağı hizmete girmiştir. Bakanlıkla temasların yürütülmesinde değerli mezunumuz İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel’in de katkıları olmuştur.
21. YÜZYILIN OKULU
Bu arada okulun iç fiziki görünümü ile eğitim donanımının yenilenmesi ve eğitim teknolojisindeki eksiklerin giderilmesi amacıyla okul müdürlüğünce hazırlanan “21. Yüzyıla Uyum Projesi” 4 Mayıs 2000 tarihinde Güneş Otel’de yapılan bir toplantı ile Vefalılar sunulmuştur. Proje Vefalılarca benimsenerek iki yıl içinde hayata geçirilmiştir. Bu projenin bu kadar kısa bir sürede hayata geçirilmesinde Vefa Lisesi Eğitim Vakfı‘nın, Vefalılar Derneği‘nin öncülüğünün ve organizasyonunun büyük rolü olmuştur. Böylece, okul, fiziki anlamda çağ atlayarak kısa sürede 21. yüzyılın okulu olmuştur.
2005-2006 yılında Anadolu Liselerinin Hazırlık Sınıflarının kapatılarak bütün liselerin dört yıl öğrenim süreli okullar haline gelmesi üzerine, okulun yabancı dil ağırlıklı eğitiminin aksayacağı düşüncesiyle, okul statüsünün (Hazırlık+4 yıl) toplam beş yıl öğretim süreli Anadolu Lisesi olma girişimi Sayın Uğur Dündar‘ın yakın ilgi ve desteğiyle Bakanlığımızca kabul görmüş ve okulumuz 2006-2007 öğretim yılından itibaren bu statüdeki altı liseden biri durumuna gelmiştir.
2006 Haziranında yapılan Kemal Sunal Kültür ve Sanat Ödülleri Törenini onurlandıran İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mimar Dr. Kadir Topbaş‘a Okul Müdürlüğünce sunulan “Mültimedya Destekli Eğitim Projesi” kabul görmüş ve 2006-2007 öğretim yılında hayata geçirilmiştir. Bu durumda okulun tüm sınıf, atölye ve laboratuarlarına sabit projeksiyon makinesi takılmış ve her öğretmene okulda kaldığı sürece eğitim amaçlı kullanmak üzere birer dizüstü bilgisayar sağlanmıştır.
Vefa Lisesi 135. yılında beş yıllık statüsü, modern sınıfları, eksiksiz eğitim teknolojisi, yeterli sosyal etkinlik alanlarıyla seçkin bir eğitim kurumu olarak öğretimini sürdürmektedir.
Yetenek Sizsiniz Hindistan versiyonunda sahneye akülü motosikletle giren sevimli çocuk, yaptığı dans ve şovla izleyenleri adeta büyüledi. Gösteriyi jüri üyeleri şaşkınlıkla izledi. Şov sonrası dakikalarca ayakta alkışlanan Singh, jüriden tam not aldı. Hintli küçük yeteneğin görüntüleri şimdiden en çok izlenenler arasına girmeyi başardı.
EĞLENCELİ VİDEOYU İZLEMEK İÇİN; TIKLAYINIZ
BAŞARILI OKUL MÜDÜRLERİNİN ÖZELLİKLERİ
Eğitim; sosyal, ekonomik ve kültürel değişimi etkileyen, toplumun geleceğine yön veren bir süreç olarak kabul edilmektedir (Özdil, 1973). Eğitim ve öğretim sürecinde en ağır yükü, okul yöneticileri ve öğretmenler üstlenmektedir. Eğitim kadrosu olarak adlandırdığımız bu birimler, müfredat programlarının düzenlenişi, okulun ve eğitimin teşkilatlanması kadar önemlidir. Mükemmel bir teşkilata ve müfredat programına rağmen iyi yetişmiş ve başarılı bir eğitim kadrosunun olmaması durumunda, eğitim faaliyetlerinden beklenen yararı elde etmek mümkün değildir. Bu nedenle ancak her bakımdan birbiriyle uyumlu bir okul yöneticisi ve öğretmenler
topluluğu eğitim görevini başarı ile yerine getirebilir (Arvasi, 1995). Bu süreçte okul müdürü, öğretmenleri ve diğer personeli (müdür yardımcısı, memur, hizmetli vb.) etkili bir şekilde yönetme, okulun fiziki şartlarını
düzenleme, çevreyle iyi ilişkiler geliştirme, öğrencilerin her açıdan gelişimini takip etme gibi sorumlulukları yerine getirmekle görevlidir. Dolayısıyla, eğitim-öğretim faaliyetlerinin etkili bir şekilde gerçekleştirilmesinde okul müdürü büyük öneme sahiptir. Türü ve kademesi ne olursa olsun, bir okulun başarısında en büyük
pay okul müdürünündür (Austin & Holowenzak, 1985; Arnn & Mangieri, 1988; Levine & Lezotte, 1990; Balcı, 2001; Buluç, 2009). Okul müdürü, öğretmen ve öğrencilerin okula bağlanmasını sağlayarak okul kültürünün oluşumunda önemli rol oynar (Busher & Barker, 2003). Okul müdürlerinin bu görevleri başarılı bir şekilde yerine getirebilmeleri için öğretmen ve diğer personelin rol ve beklentilerini göz önünde bulundurmaları gerekmektedir (Taymaz, 1986; English & Hill, 1990). Bu sayede okulda sağlıklı iletişimler kurulacak, okul kültürü şekillenecek (Peterson & Deal, 1998; Şahin-Fırat, 2010) ve etkili bir öğrenme ortamı sağlanmış olacaktır.
MAKALENİN DEVAMI İÇİN.... TIKLAYINIZ
VERİMLİ ÇALIŞMA YÖNTEMLERİ: TAVSİYELER
Bir tane ineği olan köylünün birine bir gün sormuşlar:
- İneğin ne kadar süt veriyor?
Köylü cevap vermiş:
- İneğim hiç süt vermez. Sütü ondan sizin almanız gerekir.
****
Yine, ilim adamlarından biri, insanın maddi ve manevi her konuda başarılı olmasını çalışmaya bağlar ve şöyle dermiş:
-Su düşünmek, susuzluğunuzu gidermez.
Odun düşünmek, sizi ısıtmaz.
Bu örneklerde olduğu gibi insanın bir şeyi sadece düşünmesi ve istemesi de onu hedefine ulaştırmaz.
Gerçek başarı için:
-Çok gayret
-Çok çalışmak
-Uyulması gereken tüm şartlara da uymak gerekir.
****
Arkadaşlar; bu kıssalarda da anlatıldığı gibi, mutluluk ve başarıyı durup dururken gökten zenbille indirip hayat size bahşetmez. Gayret ve çabanızla o mutluluk ve başarıyı hayattan sizin almanız gerekiyor. Tabi ki bunu yaparken de şartları ne ise onlara da uymanız gerekecektir.
Çalışma ortamının düzenlenmesi
Konumuz verimli ders çalışma. Nasıl çalışırsak daha verimli olur ve başarıya ulaşırız. Şimdi size bunlardan bahsedeceğim:
*Ders çalışmak için bağımsız bir çalışma odası gereksizdir. Bu durum aile bireylerinden uzaklaşmanıza neden olur ki; bu da sosyal bir yaratık olan insana hiç yakışmaz...
*Ders çalışmak için oturma odası en ideal ortamdır. Üstelik böyle bir mekanda çalışarak ailenizi de ders çalıştığına % 100 inandırmış olursunuz.
*Çalışmak için mutlaka masa gerekmez. Çalışacak adam her yerde çalışır. Mesela; divan, kanepe, veya halının üzerinde uzanarak... zaten ders çalışırken ‘beyninizi’ kullanacaksınız, tüm bedeni zorlamaya ne gerek var.
*Ders çalışırken ne kadar çok, duyu organınızı aktif hale getirirseniz o kadar başarılı olursunuz. Mesela; fonda bir müzik, televizyonunuzda en sevdiğiniz dizi, telefonda arkadaşınız, elinizde çalışmanız gereken notlar ve masada bir bardak cola... Bundan daha güzel ve uygun bir ortam olabilir mi?
*Ders çalışırken bütün malzemelerin yanınızda olması sizi rahata alıştırır. Gerekli olan şeyleri ordan burdan tek tek getirmek size mücadeleci ve araştırıcı bir ruh kazandıracaktır.
*Ders çalışırken çalışmanızı bölecek her şeye izin verin. Özellikle hayallerinize. Bakalım daha sonra hatırlayıp da kaldığınız yerden devam edebilecek misiniz? Hem bu beyin jimnastiği sayesinde bir çok şeyi bir arada götürebilme yetisi kazanmış olacaksınız. Ne dersiniz?
*Ders çalışırken sık sık dinlenme arası verin. Ayrıca bunları çalışma sürenizle eşit tutun. Allah aşkına T.V’de film ile reklamların süresi de birbirine eşit değil mi?
Evet arkadaşlar! Bunlar size ne kadar uyuyor. İnkar edemeyiz. Bunlar bizim alışkanlıklarımız. Peki; bunlar olması gerekenler mi? Böyle çalışarak başarıya ne kadar ulaşırız?
Arkadaşlar bunlar olması gerekenler değil. Böyle alışkanlıklarla başarıya ulaşmamız ancak rastlantılara kalır. İşte biz şimdi Verimli ders çalışma’ nın olması gerekenlerini anlatmaya çalışacağız.
Şimdi eğri oturup doğru konuşalım...
Verimli ders çalışmanın ilk şartlarından birisi ortamla ilgili düzenlemeleri içerir. Uygun bir çalışma ortamınız yoksa veriminiz azalacaktır. Ortamla ilgili ilk iş ortamda çalışmayı başlatacak düzenlemeleri yapmaktır. Çalışmak için oturan insanın dikkatinin dağılmaması için ortamın belli özellikler taşıması gerekir. Biliyoruz ki, herkese tam uyacak standart bir çalışma ortamı belirlemek imkansızdır. Bunun çeşitli nedenleri vardır. Ancak konumuz bu değil.
Çalışmaya başlamak
Tebdil-i mekanda ferahlık vardır, deseler de siz inanmayın. Değişik yerlerde çalışmaya çalışmayın. NEDEN? Derseniz, bu bir şartlanma işidir. Aynı zamanlarda aynı mekanlarda ders çalışmak, daha sonra bu işe daha kolay adapte olmanızı sağlar. O masaya sadece çalışmak için oturduğunuzu hissetmelisiniz.
*Sıcacık bir oda, sizi engin hayal denizlerine götürecek rengarenk posterlerle süslü duvarlar, kulağında wolkman, yumuşak bir koltuk yada uzanarak çalışabileceğin bir divan, sağında solunda yumuşacık minderler ve elinde çalışman gereken ders notları; varsa ‘ne mutlu sana’ diyemeyeceğim.
Açık konuşalım; bu ortam ve şartlarda güzelce uyumak ve dinlenmekten başka bir şey yapılmaz. Amacınız ders çalışmak ve sonucunda başarılı olmaksa bundan daha farklı bir ortama ihtiyacınız var.
18-20 derece ısısı ile derli toplu, müzik ve televizyon sesinden arındırılmış, sessiz, ışığı ve havalandırması yeterli bir oda, bunun yanında boyunuza uygun, çalışmak için gerekli malzemelerin hemen uzanabileceğin şekilde üzerinde bulunduğu birde masa. Tabi ki ayakta çalışacak değilsiniz ya, bir de sandalye. Ne tüm dikkatinizi oturma organınıza toplayacak kadar sert, ne de sizi gevşetip uyutacak kadar yumuşak bir sandalye.
Verimli bir çalışmaya başlamak için ortamla ilgili size gerekenler bunlar. Çalışmaya başlamak için şimdi bir şeye daha ihtiyacınız var. O da İSTEK.
Diyelim ki isteğinizi de bir yerlerden temin ettiniz ve çalışmaya başladınız. Her şey bu kadar mı? Hayır. Asıl mesele bundan sonra. Bin bir zorlukla başladığınız çalışmayı sürdürmek daha zor. Kendimden de biliyorum ki; çalışmaya başladıktan bir süre sonra zihniniz dağılacak ve derse ara vereceksiniz. Peki bunun sebepleri nelerdir.
Çalışmayı sürdürmek
Dikkatin dağılması sebebiyle çalışma veriminin düşmesi, hem ders başında geçen sürenin uzamasına hem de diğer zevkli etkinliklere daha az zaman ayırmaya yol açar. Dikkatin dağılmasına ve zihnin başka şeylerle uğraşmasına yol açan sebepler içten veya dıştan kaynaklanır.
İç sebepler:
1- İç sebeplerden ilki hayal kurmaktır. Çalışmayı engelleyen ve dikkati dağıtan en önemli etkenlerden biridir. Çalışmaya başladığınızda hayalleriniz sizi sarıyor ve çalışmanıza engel oluyorsa ki oluyordur, size iki yol önereceğim.
A) Size o anda başarıdan ve gelecekteki mutluluğunuzdan daha cazip gelerek çalışmanızı engelleyen hayalinizi kendinize ödül olarak saklayın. ‘Çalışmam gereken bu bölümü bitirince tam 10 dakika hayal kuracağım.’ Deyin ve çalışmanıza devam edin. Disiplinli bir öğrenci iseniz bir taşla iki kuş vuracak hem dersinizi çalışacak hem de hiçbir işinizi aksatmadan hayalinizi kuracaksınız.
B) Ancak hayali erteleyip sonraya bırakmak o kadar kolay değildir. Eğer kurduğunuz hayali erteleyemiyorsanız hayal dünyasına dalın onu bitirin ve sonra derse dönün. Ancak hayal dünyasının renkli cazibesinden dönüp derse devam etmek de çok zordur. Baktınız ki daldığınız hayalden bir türlü çıkamıyorsunuz, masadan kalkın biraz dolaşın, zihninizi ve havanızı değiştirin.
2-Dikkati dağıtan ve zihnini başka şeylerle meşgul eden ikinci sebep dersle ve gelecekle ilgili endişelere kapılmaktır. ‘Bu derste başarılı olabilecek miyim’ ‘Ya başaramazsam annemin babamın yüzüne nasıl bakarım’ ‘Arkadaşım benden çok çalıştı, ben hazırlanamadım’ ‘Bu iş galiba olmayacak...’ ‘Çok konu var ama zamanım yok yetişmeyecek, mahvoldum, ben hapı yuttum.’ Hayatınızın belli dönemlerinde bu ve buna benzer düşünceler sizinde zihninizi meşgul etmiş ve sizi endişelendirmiştir. Siz bunlardan nasıl kurtuldunuz yada kendinizi kurtarıp da başarılı oldunuz mu, bunu bilmem. Ancak ben bundan sonra karşılaşınca kullanasınız diye size bir yol sunacağım. Kendinize şu soruları sorun:
‘Bu düşünceler benim çalışmamı kolaylaştırıyor mu?’
‘Bu düşünceler amacıma hizmet ediyor mu?
‘Bu düşünceler bana yardımcı olacak mı?’
Bu sorulara verdiğiniz cevaplar eminim ki HAYIR olacaktır. Göreceksiniz bu endişelerden uzaklaşıp derse dönmeniz ne kadar kolay olacak.
Dış sebepler:
Dikkati dağıtan ve zihni başka şeylerle meşgul eden iç sebeplerin haricinde ama onlardan bağımsız olmayan bir de dış sebepler vardır ki, verimli bir çalışma için odanızı bunlardan arındırmalısınız. Nedir bunlar? derseniz onlar şunlardır:
1-POSTERLER: zihin dağıtma ordusunun en önemli askerlerindendir. Çalışma masanızın tam karşısına tuttuğunuz takımın posterini asmışsınız. Tam kendinizi kaptırmış ders çalışırken birden gözünüz postere kaydı. ‘Bu haftaki maç çok önemli. Ya bu maçı kazanamazsak. Peşimizdeki tamının nefesi zaten ensemizde. En önemli golcümüzün sakatlığı vardı. Acaba iyileşti mi? Ya oynayamazsa! Bu maçı almamız imkansızlaşır.’ Ne oldu hayal dünyasına daldınız. Üstelikte endişeli bir hayal. Peki ya ders ne oldu. Geri dönüp de ders çalışabilir misiniz?
2-YATARAK ÇALIŞMAK: Ya da uyumak için zemin hazırlamak. Ne kadar iyi niyetle olursa olsun ‘ders kitabını eline alıp şöyle uzanarak’ çalışmak istemenin tek sonucu vardır. Uykuya dalmak ya da çalışamayacak kadar gevşeyip mayışmak.
Yan gelip yatarak ders çalışırsanız, başarıda sizin için yan gelip yatacaktır. Sizin istediğiniz sonuç da bu ise sorun yok. Ama değilse çalışma pozisyonunuzu bir kez daha gözden geçirmenizi öneririm. Not almak, önemli yerlerin altını çizmek gibi ders çalışmanın gereklerini yatarak da yapabiliyorsanız siz bilirsiniz. Ama iyisi mi, siz siz olun yatağı veya kanepeyi sadece asıl fonksiyonları için kullanın.
3- MÜZİK DİNLEYEREK ÇALIŞMAK: Bilimsel araştırmalara göre beyin, aynı anda bir çok uyaranı alabilir. Ancak dikkatini sadece bir tek noktaya odaklayabilir. Bu sebeple insanın hem müzik dinlemesi hem de ders çalışması mümkün değildir. İnsan ya müzik dinler ya da ders çalışır. Üstelik işin bir başka yönü var. Ders çalışmaya çalışırken müzik dinlemek, zevkle müzik dinlemenizi engeller.
Bir çok kişi ‘ben ders çalışmaya başlayınca müziği duymuyorum’ der. O zaman hiç açmayın ki müziği; geri planda kalan müzik sizde gerginlik ve yorgunluk yaratmasın. Çalışma veriminizi düşürmesin. Bütün bunlardan dolayı; ya müzik dinlemeye ya da ders çalışmaya karar verin, birini yapın. ‘Eli işte gözü oynaşta’ ‘Bir koltuğa iki karpuz sığdırmak’ müzik dinleyerek ders çalışmaya çalışanları çok iyi anlatıyor. Sadık bir sevgili olun ve ders zamanı dersten başka hiçbir şeyi ‘görmesin gözünüz, duymasın kulağınız.’ Siz en iyisi müzik dinlemeyi ödül olarak kullanın .
4- TELEVİZYON: Müzik dinleyerek ders çalışılmadığı gibi hem ders çalışmak hem de televizyona kulak kabartmak mümkün değil. Televizyon ders çalışırken engel yaratan ve zaman kaybına neden olanların başında gelir. Televizyonun olduğu odaya girene kadar ya da düğmesine basana kadar kontrol sizdedir. O odaya girdiğiniz yada düğmesine bastığınız anda bütün kontroller otomatik olarak televizyona geçer. Artık onun kapsama alanı için desinizdir. Ekrandaki yakışıklı bir erkeğin, güzel ve çekici kadının yada olayın akışındaki heyecanın kontrolünde çıkmanız artık mümkün değildir. Başarılı olmak istiyorsanız çalışma sırasında televizyondan uzak olun. Bunların ikisi azılı birer düşmandır. İkisi bir arada duramaz. Biri mutlaka diğerini yok eder. Müziği ödül olarak kullanabilirsiniz. Ancak televizyonu asla.
5- TELEFON: Soru sormak, bir şey danışmak ve sohbet etmek için bir arkadaşınızı aradığınızda ya da onlardan biri sizi aradığında zamanın nasıl geçtiğini anlayamaz, dersten kopar gidersiniz. Telefon konuşmalarınızı dinlenme aralarınıza erteleyin. Hem sizin için ödül olmuş olur.
Şahsen ben günümüzün ekonomik şartlarında faturaları göz önüne getirecek hiç kimsenin bu gaflete düşeceğini sanmıyorum. Ama yine de insanız işimize belli olmaz.
Hayatınız kimin elinde
Çalışmaya başlamak ve sürdürmek konusunda temel faktörlerden birisi kişinin hayatıyla ilgili sorumluluk ve kararları alma istekliliğidir.
Eğer hayatınızla ilgili sorumluluğu dış şartlara ve olaylara bırakırsanız, çalışmanızı ve başarınızı engelleyecek bir çok sebebiniz olacaktır.
Bir gün anne-babanız duymak istemediğiniz bir söz söyledi diye, bir gün hocanızla aranızda istenmeyen bir diyalog geçti diye, bir başka gün teklif ettiğiniz kız sizi reddetti diye yada canınız sıkkın diye, bir başka gün kötü hava içinizi kararttı diye, bir diğer gün arkadaşlar bir yere gitmeyi teklif etti diye....vesaire vesaire. Bu listeyi sayfalarca uzatmak mümkün.
Eğer hayatınızla ilgili sorumluluğun size ait olduğunu kabul ederseniz bu sebeplerden hiçbiri sizi başarıdan alıkoyamaz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
ALMAN OKUL ÖDÜLÜ-İYİ BİR OKUL İÇİN 6 KRİTER
Almanya‘nın en bilinen ve beklentisi en yüksek yarışması. Jüride yer alan uzmanlar, bilim adamları ve pedagoglar, bunda, ilk bakışta ...

-
Çocukların okula uyumda karşılaştıkları sorunlardan biri de okulda tuvalete gitmek. Çocukların boyuna uygun olmayan lavabolar ve hijyeni...
-
KAZAKİSTAN’DA GÖREV YAPAN ÖĞRETMENLERİN SORUNLARI Kazakistan’da tek odalı, eski bir evin kirası bile 500 dolardan başlıyor. 700 dol...
-
Finlandiya’da Okul Mimarisi ÇOK KATLI BİNALAR YERİNE TEK KATLI AMA GENİŞ ALANLAR Finlandiya’da okul mimarisine...